top of page

Mehmet Atmaca Sumud Filosu’nu Anlattı: Abluka, Vicdan ve Uluslararası Direniş

Mehmet Atmaca Sumud Filosu’nu Anlattı: Abluka, Vicdan ve Uluslararası Direniş

İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka yıllardır sürerken, “Sumud Filosu” adı verilen uluslararası sivil girişim ablukayı kırmak için umut taşıyor. 31 Ağustos’ta İspanya’nın Barselona kentinden yola çıkan filo, 8 Eylül’de Tunus’a ulaştı; teknelere düzenlenen insansız hava aracı (İHA) saldırılarına rağmen kararlılıkla ilerliyor.


Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca, hareketin perde arkasını ve Türkiye’nin katılım sınırlandırmalarını Bursa medyasına anlattı. “İki yıldır yaşanan vahşet tarifi mümkün değil,” diyen Atmaca, hükümetin söylemde kaldığını, fakat fiili adım atmadığını belirtti. Türkiye’den destek isteyen aktivistlerin sayısı sınırlandırılırken, uluslararası temsil ve görünürlük ön plana çıkarılmış durumda.


Atmaca, “Amaç zulme razı olmadığımızı dünyaya göstermek” diyerek sivil ve insani zeminde hareketin önemini vurguladı. Filoda 50’ye yakın Türk vatandaşı ve birkaç milletvekili yer alacak. Sayı başlangıçta planlanandan azalsa da hareketin sembolik ve uluslararası etkisi büyüyor.


Uluslararası medya ve STK’lar Sumud Filosu’nu, İsrail’in deniz ablukasını kırmak ve Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için barışçıl bir araç olarak görüyor. Katılımcılar, devletlerin diplomatik sessizliğini eleştiriyor; bu eylemi, vicdan ve insanlık adına bir mecburiyet olarak tanımlıyorlar.

Derin Bakış

Sumud Filosu’nun yükselişi, sadece fiziksel bir yardım koridoru girişimi değil, aynı zamanda bir direnç kültürünün yeniden inşası olarak okunmalı. Son yıllarda küresel adaletsizlik, göç, savaşlar ve halkların maruz kaldığı sistematik baskılar, sivil toplumun pasif kalamayacağını gösteriyor.


Türkiye’de halkın bu denli duygusal ve eylemsel desteği, devletin politikalarıyla toplum beklentileri arasındaki uçurumu açığa çıkarıyor. Meclis’teki vekillerin katılımı sınırlansa da sokaktaki ses, kameradaki görünürlük ve uluslararası platformlarda yankı bulan eylemler bu gri bölgeyi netleştiriyor: Vicdan, iletişim ağları ve sivil katılım yeni güç kaynakları.


Peki, bu tür hareketler devletler ve uluslararası kurumlar üzerinde baskı yaratmakta yeterince etkili olabilir mi?


Ve Türkiye gibi ülkelerde sivil toplumun vicdani dış politikalarda oynayabileceği rolü nasıl genişletebiliriz?

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page