Ortadoğu’da Yeni Dönem: ABD–Türkiye–İsrail Üçgeni İran’a Karşı mı Konumlanıyor?
- Mert Morava

- 13 Haz
- 2 dakikada okunur

Siyaset Bilimi Ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı
Mehmet Emir AKSOY
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerini 20 yıl sonra ilk kez ihlal ettiğini bildirdi. Bu gelişme sadece teknik bir rapor değil, aynı zamanda diplomatik sürecin yerini askeri senaryoların almaya başladığının işaretçisi olarak görülüyor. Özellikle ABD’nin bazı Ortadoğu temsilciliklerini aniden kapatması, bölgede ciddi bir güvenlik boşluğu oluştuğuna işaret ediyor. Tüm bu gelişmeler, bölgede yeni bir fırtınanın yaklaştığını gösteriyor.
ABD'nin başında yeniden Donald Trump yer alıyor. Ekibinde ise dış politikada sert çizgileriyle bilinen isimler bulunuyor. Bu tür bir kadro, İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı diplomatik çözümden çok, askeri müdahaleye sıcak bakıyor. Trump’ın dış politika yaklaşımı ise daha çok sürprizlere ve karşı tarafı hazırlıksız yakalamaya dayanıyor. Bu nedenle İran’ın nükleer tesislerine yönelik olası bir hava saldırısı sürpriz olmayacaktır.
Bu denklemde Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilere de yeni bir boyut kazandırılabilir. İki ülke arasındaki siyasi soğukluk, devletlerin stratejik çıkarları söz konusu olduğunda geçici olarak rafa kaldırılabilir. Türkiye, İran’ın nükleer silah geliştirmesini ciddi bir tehdit olarak görmekte ve bu tehdide karşı geçici ittifaklara girmekten kaçınmayabilir.
ABD’nin, Türkiye’yi İsrail’le örtülü iş birliğine yöneltebilecek stratejik baskı kurması da olasılıklar dahilinde. NATO içindeki konumu ve özellikle İncirlik Üssü gibi önemli üslerin varlığı, Türkiye’yi bu tür bir koalisyonun göz ardı edilemez bir parçası haline getiriyor. Türkiye doğrudan askeri bir pozisyon almasa da, pasif destek ya da sessiz onayla bu süreçte yer alabilir.
Böyle bir operasyon İran’ın karşı hamlelerini tetikleyebilir. Tahran; Hizbullah, Husiler ve diğer vekil güçleriyle İsrail ve Körfez ülkelerine yönelik saldırılarda bulunabilir. Ancak Batı, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını, bu tür bölgesel çatışmalardan daha büyük bir tehdit olarak görüyor.
Türkiye açısından bakıldığında, böyle bir gelişme ulusal güvenlik ve dış politika pozisyonunu doğrudan etkileyecek. İran’a karşı olası bir askeri hamle, Ankara’nın yeni küresel düzlemde nerede durduğunu net şekilde ortaya koyacaktır.
Şu an her şey sessiz gibi görünse de, bu sessizlik bir diplomasinin değil; yaklaşan askeri operasyonların sessizliğidir. Ortadoğu, belki de yeni bir jeopolitik dönüm noktasına adım atmak üzere.










Yorumlar