Osmanlı’nın Gizli Gücü: Teşkilat-ı Mahsusa’nın Pan-Türk Vizyonu
- Mert Morava

- 26 Ağu
- 2 dakikada okunur

Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde İttihat ve Terakki’nin stratejik gücü olarak öne çıkan Teşkilat-ı Mahsusa, yalnızca bir istihbarat birimi olmaktan çok daha fazlasını temsil etti. Bu yapı, yazar ve araştırmacı Ekrem Hayri Peker’in de vurguladığı gibi, “Yeni Bir Cihan İmparatorluğu Kurma Mücadelesi”nin omurgasını oluşturuyordu.
Osmanlı’nın Zor Durumu ve İttihatçıların Hamlesi
yüzyılın başlarında Osmanlı’nın sınırları içinde kalma şansı azaldıkça, İttihat ve Terakki liderleri savunmanın yanı sıra genişleme stratejisiyle ayakta kalmayı denemeye yöneldi. Libya ve Batı Trakya’da elde edilen başarılar bu cesareti artırdı. Plan, İran ve Gürcistan üzerinden Kırım, Kafkasya, Ural ve Türkistan’daki Türk topluluklarını bir araya getiren bir “Türk Konfederasyonu” kurmaktı. Ancak Osmanlı’nın müttefiki Almanya, çoğu zaman bu yayılmacı hedeflere engel oldu.
Teşkilat-ı Mahsusa ve Rusya’nın Çöküşü
Teşkilat-ı Mahsusa’nın en önemli başarısı, Rusya’yı savaştan çekilmek zorunda bırakmasında oynadığı rol oldu. Bolşevik Devrimi sonrası Rusya’nın dağılması, örgütün stratejik hedeflerini gerçekleştirmesini kolaylaştırdı. Kafkas İslam Ordusu, bu dönemde önemli bir görev üstlendi. Orduda yer alan Ekrem Hayri Peker’in dedesi Ahmet Peker de tarihe adını yazdırdı.
Bakü’nün İngiliz ve Ermeni işgalinden kurtarılması, Osmanlı için ekonomik bir dönüm noktasıydı. Komutan Nuri Paşa’nın Enver Paşa’ya çektiği “Buradaki neft (petrol) Osmanlı’nın borçlarını kapatır” telgrafı, hem askeri hem ekonomik umutları simgeliyordu.
Ekrem Hayri Peker’in İzinde
1954 Mustafakemalpaşa doğumlu Peker, Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği mezunu. Tekstil sektöründe 30 yıl çalıştı, Özbekistan’da 4 yıl kalarak gözlemlerini kitaplaştırdı. Tekstil teknolojileri üzerine teknik eserler verdi, uluslararası konferanslarda sunumlar yaptı. Aynı zamanda tarih ve kültür araştırmalarıyla da tanındı.
Tarih ve Kültür Eserleri
Peker’in tarih alanındaki önemli eserleri arasında “Teşkilat-ı Mahsusa’dan Kuşçubaşı Hacı Sami Bey”, “Özbek Mektupları”, “Anadolu’dan Kafkasya’ya Zekeriya Efendi” ve en son “Yeni Bir Cihan İmparatorluğu Kurma Mücadelesi – Teşkilat-ı Mahsusa” (2020, 2025) yer alıyor. Ayrıca Bursa tarihi ve kültürü üzerine çok sayıda çalışması bulunuyor.
Peker’in çalışması, Osmanlı’nın son dönemindeki gizli örgüt faaliyetlerini, pan-Türkist idealleri, küresel engelleri ve ekonomik beklentileri detaylıca ortaya koyuyor. Kişisel aile bağlarının da anlatıya eklenmesi, eseri akademik sınırların ötesine taşıyarak yaşayan bir tarih belgesine dönüştürüyor.
Kulishaber16 // Derin Bakış
Teşkilat-ı Mahsusa’nın ortaya koyduğu pan-Türkist vizyon, sadece bir askeri ya da siyasi hamle değil, Osmanlı’nın yıkılış döneminde yeni bir kimlik arayışının da göstergesidir. Bu örgütün faaliyetleri, o dönemin karmaşık jeopolitik dengeleri içinde yerel güçlerin uluslararası stratejilerle nasıl şekillendiğini anlamak açısından önemlidir.
Aynı zamanda, tarihsel olayların kişisel anlatılarla harmanlanması, geçmişle bugünü bağlayarak toplumsal belleğin canlı tutulmasına katkı sağlar. Bu tür eserler, modern Türkiye’nin kimlik ve kültür tartışmalarına ışık tutar.










Yorumlar