TOKİ Rant Çetesinin Oyun Alanına Dönüştü: Sosyal Konut Krizi Büyüyor
- Mert Morava

- 15 Eyl
- 2 dakikada okunur

Türkiye’de dar gelirli vatandaşların hayalini kurduğu sosyal konut projesi TOKİ, artık hedefinden saparak bir rant aracı haline geldi. Kamu çalışanlarının, özellikle memurların ev sahibi olma süresi ise tam 23 yıla çıktı. Maaşlarından yüzde 25’ini bir kenara koymaları halinde dahi 90 metrekare bir daire sahibi olmaları neredeyse bir ömür boyu süren bir mücadeleye dönüştü.
Sosyal Konut Hayali Mi, Rant Kapısı Mı?
TOKİ, ilk kurulduğunda sosyal adaleti sağlamak, dar gelirlinin konut sahibi olmasını kolaylaştırmak amacıyla yola çıktı. Ancak zamanla, siyasi ve ekonomik etkilerle beraber bu misyon terk edildi. Bugün TOKİ, bir avuç rant çevresinin çıkarlarına hizmet eden bir sistem haline geldi.
Son yönetmelik değişiklikleriyle vatandaşın kullanamadığı imar haklarının başka bölgelere aktarılması gündemde. Bu durum, "imar hakkı ticareti" olarak yorumlanıyor ve kentsel rantın hızlanmasına yol açıyor. Yapılan bu düzenlemeler, aslında halkın değil, çıkar gruplarının lehine işleyen bir yapı ortaya koyuyor.
2018 İmar Barışı: Sorunları Çözdü mü?
2018’deki “İmar Barışı” düzenlemesi, başından sorunluydu. “Yapının depreme dayanıklılığı malikin sorumluluğundadır” maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Denetim şartlarının esnetilmesi, kalitesiz ve sağlıksız yapıların artmasına neden oluyor. Denetime tabi tutulan yapılar yavaş ilerlerken, denetimsiz yapılar hızlıca kayıt altına alınmakta ve şehirlerin çarpıklaşması hızlanıyor.
Vatandaş Ne Durumda?
Bir memurun 23 yıl ev sahibi olmasını sağlayan bu süreç, toplumsal adaletsizliği gözler önüne seriyor. Gençler ve dar gelirli aileler ev sahibi olamamanın yarattığı psikolojik ve ekonomik yükle karşı karşıya. Ev fiyatlarının uçması, kira maliyetlerinin artmasıyla birlikte barınma sorunu derinleşiyor. Bu da sosyal huzursuzluk ve kent içinde ayrışmayı artırıyor.
Sağlık ve Ekonomi Açısından Riskler
Sağlıksız ve plansız yapılaşmanın artması, asbest gibi zararlı maddelerin kullanımıyla sağlık risklerini yükseltiyor. Ayrıca, devlet ve birey bazında milyarlarca liralık ekonomik kayıplara yol açacak bir tablo ortaya çıkıyor. Kentsel dönüşümün yavaşlaması, afet risklerini de artırıyor.
İYT Derneği’nden Acil Çağrı: “Yapı Kayıt Sistemi Güncellenmeli”
İmar ve Yapılaşma Takip Derneği (İYT), yapı kayıt sisteminin acilen güncellenmesi gerektiğini belirtiyor. Dernek, kayıt dışı yapıların hukuken yok hükmünde olduğunu ve vergilendirilemediğini, bunun da yerel yönetimlerin ciddi mali kayıplar yaşamasına yol açtığını vurguluyor. Yapı kayıt sisteminin güncellenmesi, hem vatandaşın barınma hakkını güvence altına alacak hem de devletin düzenli gelir kazanmasını sağlayacak.
Sosyal ve Toplumsal Sonuçlar
Bu sorunlar sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir kriz yaratıyor. Ev sahibi olamayan gençler, aile kurmakta ve hayata tutunmakta zorlanıyor. Kentlerde gelir grupları arasındaki uçurum artıyor. Kentsel alanlar ticarileşirken, sosyal dayanışma zayıflıyor. Devletin ve belediyelerin etkili politikalar üretmemesi, toplumsal güveni sarsıyor.
Derin Bakış
Türkiye’nin sosyal konut politikalarında radikal ve adil reformlara ihtiyacı var. TOKİ’nin gerçek misyonuna dönmesi, imar politikalarının ranttan arındırılması, yapı kayıt sisteminin güncellenmesi kaçınılmaz.
Peki, bu sorunlar çözülmezse Türkiye’nin şehirleri ve toplum yapısı nasıl değişecek?
Sizce sosyal konut politikalarında hangi adımlar atılmalı?










Yorumlar