top of page

Sessiz Çöküşün Aynası: Türkiye’de Modern Kölelik Gerçeği

Sessiz Çöküşün Aynası: Türkiye’de Modern Kölelik Gerçeği

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler uzmanı Mehmet Emir Aksoy, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik yapısına dair çarpıcı bir analiz sundu. Aksoy’a göre, “modern kölelik” artık yalnızca bir kavram değil; Türkiye’nin aynasında yansıyan acı bir gerçeğe dönüşmüş durumda.


Dünya Kölelik Endeksi verilerine göre Türkiye, Avrupa ve Orta Asya’da birinci, dünya genelinde ise beşinci sırada yer alıyor. Bu tablo yalnızca istatistiksel bir veri değil; aynı zamanda toplumun sessiz çığlığı. Bir zamanlar üretim gücüyle ve genç nüfusuyla övünen Türkiye, bugün ekonomik sıkışmışlık ve toplumsal umutsuzluğun pençesinde.


Gıda enflasyonunda yüzde 36 ile dünya liderliği, ardından gelen barınma krizi... Türkiye artık “yaşamak” ile “hayatta kalmak” arasındaki ince çizgide ilerliyor. Aksoy’a göre bu durum, “ekonomik bir krizden çok daha fazlası; bir toplumsal çözülme süreci.”


Barınma sorunu, adalet duygusunu da derinden sarsıyor. Çin’in konut sorununu yüzde 90 oranında çözmüş olmasına karşın, Türkiye’de kira ortalaması neredeyse asgari ücrete denk hale geldi. Artık barınmak, temel bir hak değil; belirli bir kesimin ayrıcalığına dönüşüyor.


Bu tablo yalnızca maddi değil; ahlaki bir çürümenin de göstergesi. Barınamayan, beslenemeyen ve güvencesiz bir toplumun öfkesi sessizce büyüyor. Bu sessiz öfke, sokaklarda yaşanan trajedilerde, artan kadın cinayetlerinde, suç oranlarının tırmanışında kendini gösteriyor.


Türkiye Cumhuriyeti, bugün bir dönüm noktasında. Aksoy’un vurguladığı gibi, bu eşiği aşmak ancak “birbirini suçlayan değil, birbirini duyan bir toplum” ile mümkün. Gerçek bir dönüşüm, ancak ortak akıl ve samimiyetle şekillenebilir.

Sakallı Celal’in sözleriyle: “Bastonumu soksam yeşertecek kadar verimli bu Anadolu toprağından, üzerinde yaşayan insanları doyuracak kadar ürün alamamayı başardığımız için ne kadar alkışlansak yeridir.”

Derin Bakış

Modern kölelik artık zincirlerle değil, borçlarla ve geçim kaygısıyla ölçülüyor. İnsan emeği, değerini kaybettikçe toplumun ruhu da eriyor.


Peki, bu sessiz çöküşün ortasında yeniden “insanı” merkeze alan bir düzen kurabilir miyiz?

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page