Yıldırım’da Eğitim Krizi: Zorunlu Bağış ve Kitap Dayatması Velileri Zorluyor

2025-2026 eğitim-öğretim yılı başlarken Yıldırım ilçesinde eğitim hakkı tartışmaları büyüyor. “Yıldırım İçin El Ele” Platformu Kurucusu Ercan Sönmez, ilçedeki bazı devlet okullarında uygulanan kayıt parası, ek kitap ve kıyafet zorunluluğuna sert tepki gösterdi.

Veliler Ne Diyor?

Ercan Sönmez’in açıklamalarına göre, veliler devlet okullarında üç ana konuda mağduriyet yaşıyor:

• Zorunlu bağış: “Kayıt parası” adı altında velilerden ücret talep ediliyor.

• Ek kitap dayatması: MEB’in ücretsiz kitaplarına rağmen, öğretmenler velileri ek kaynak almaya zorluyor.

• Kıyafet baskısı: Belirli bir mağazadan pahalı okul kıyafetlerinin alınması isteniyor.

Mevzuat Ne Diyor?

Sönmez, bu uygulamaların mevcut hukuka aykırı olduğunu vurguladı:

• Devlet okullarında kayıt parası alınması yasaktır.

• Ücretsiz dağıtılan MEB kitapları dışındaki kaynakların zorunlu tutulması hukuka aykırıdır.

• Kıyafet alışverişinde velilere marka ve mağaza dayatılamaz.

Bakan’a Atıf: “Veliler Kaderine Terk Edilemez”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in daha önce yaptığı “Zorunlu bağış ya da kıyafet dayatması kabul edilemez” açıklamasını hatırlatan Sönmez, Yıldırım’daki bazı okul yöneticilerinin bu iradeye uymadığını ifade etti.

Sönmez: “Bu Sadece Eğitim Değil, Bir Eşitlik Mücadelesidir!”

“Her çocuk eşit eğitim hakkına sahiptir. Ücret ödeyebilen değil, hak sahibi olan çocuklar üzerinden değerlendirme yapılmalı. Eğitim, ticaret değil; kamu hakkıdır.”

Sönmez, tüm yurttaşlara çağrıda bulundu:“Yıldırım için el ele verelim. Geleceğimiz olan çocuklarımızın hakkına hep birlikte sahip çıkalım.”

---

Derin Bakış

Bu açıklama, yalnızca yerel bir eğitim krizi değil; Türkiye genelinde süregelen yapısal bir sorunun Yıldırım özelindeki yansımasıdır. Eğitim sisteminde görünmeyen maliyetlerin artması, dezavantajlı aileler için fırsat eşitliğini ortadan kaldırıyor.

Bu durum sadece eğitime erişimi değil, sosyal sınıflar arasındaki uçurumu da derinleştiriyor.

❓ Peki, eğitimdeki bu görünmeyen eşitsizlik zinciri kırılmadan adaletli bir gelecek mümkün mü?