15 Milyon Emekli Açlıkla Karşı Karşıya: Bu Sessizlik Ne Kadar Sürecek?
- Mert Morava

- 23 Eki
- 2 dakikada okunur

Türkiye’de emeklilerin geçim mücadelesi artık rakamlarla da belgeleniyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), 25 Temmuz 2025’te yayımladığı “Türkiye’de Emeklilerin Durumu” başlıklı kapsamlı raporla, emeklilerin giderek derinleşen yoksulluğunu gözler önüne serdi.
Rapora göre 15,9 milyon emekli ve hak sahibi — yani nüfusun yaklaşık %18,5’i — yıllardır sistematik olarak gelir adaletsizliği ve sosyal dışlanmayla karşı karşıya bırakılıyor. Bu durum artık sadece bir ekonomik sorun değil; bir insan hakkı krizine dönüşmüş durumda.
Hak Gaspı Gerçeği: Emekli Aylıkları Eriyor
2003 yılında asgari ücretin %36 üzerinde olan ortalama emekli maaşı, bugün asgari ücretin %22 altına geriledi.Bu sadece bir "refah kaybı" değil, alın terinin yıllar sonra gasp edilmesi anlamına geliyor.
Aynı şekilde 2002’de emekli maaşları, kişi başına düşen milli gelirin %46,4’üne denk gelirken; 2025 itibarıyla bu oran %29’a kadar düştü.
Sosyal Devlet Uzakta: Avrupa ile Makas Açılıyor
Rapora göre, Türkiye emekliye en az kaynak ayıran ülkeler arasında.Avrupa Birliği ortalaması %9,8 iken Türkiye sadece %3,7 ile emeklisine sahip çıkmakta yetersiz kalıyor. SGK’ya yapılan bütçe transferlerinin düşürülmesi de bu süreci daha da derinleştiriyor.
Emekli Çalışıyor, Dinlenemiyor
Emekliliğin anlamı da artık fiilen ortadan kalktı. Düşük gelir nedeniyle milyonlarca emekli, yeniden işgücüne dönmek zorunda.2002’de çalışan ya da iş arayan emeklilerin oranı %36,6 iken 2024 sonu itibarıyla bu oran %65,7’ye ulaştı.
Emekli Sayısı Çok mu? Veriler Aksini Söylüyor
Sıkça dile getirilen “emekli sayısı fazla” söylemi de bilimsel verilere göre gerçeği yansıtmıyor.Türkiye’nin aktif/pasif oranı 1,75 seviyesinde, bu da AB ortalaması olan 1,5’in üstünde. Yani sorun emekli sayısında değil, hakların geriletilmesinde.
Federasyondan Sert Tepki: "Bu Bir Sosyal Felaket!"
Türkiye Emekli ve Emekçiler Federasyonu, bu tabloya karşı net bir duruş sergileyerek acil çözüm çağrısı yaptı:
Emekli maaşları, büyüme ve enflasyon oranlarına göre insanca yaşam düzeyine çekilmeli
Ortalama emekli aylığı, asgari ücretin üzerine çıkarılmalı
SGK’ya bütçe transferleri artırılarak mali yapısı güçlendirilmeli
Sedat Hastürk’ün açıklamalarıyla kamuoyuna verilen mesaj net:“Bu bir hak mücadelesidir, emeklilik bir lütuf değil, yılların emeğinin karşılığıdır!”
Derin Bakış:
Emeklilerin yaşadığı bu yapısal kriz, sadece yaşlılık dönemini değil; genç kuşakların da geleceğe güvenle bakma hakkını etkiliyor. Toplumsal olarak "emeklilik" kavramının içi boşaltılırken, sosyal devletin sorumlulukları da tartışmaya açılıyor.
Peki, hak ettiği maaşı alamayan bir nesil, nasıl bir geleceğin teminatı olabilir?










Yorumlar