top of page

Son Dakika: Saadet Partili Vekil Gazze Yolculuğunda Yaşadıklarını Döküyor – Şok Detaylar!

Son Dakika: Saadet Partili Vekil Gazze Yolculuğunda Yaşadıklarını Döküyor – Şok Detaylar!

Gazze Ablukasını Delmek İçin Yola Çıkan Vicdan Gemisi'nde Dram: Atmaca'nın Tanıklığı

Gazze'nin çığlığını dünyaya duyurmak ve insani yardım yükünü ulaştırmak amacıyla yola çıkan "Vicdan Gemisi", uluslararası sularda İsrail donanmasının beklenmedik operasyonuyla sarsıldı.


Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca, bu gerilim dolu yolculuğun perde arkasını partisinin Bursa İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın buluşmasında kamuoyuna aktardı. Etkinliğe, İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu ile Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyeleri Selim Sait Terzioğlu ve Gökhan Gerçek de destek vererek katıldı. Atmaca'nın içten anlatımı, salondakileri duygusal anlara sürükledi ve sık sık coşkulu alkışlarla kesildi.


Atmaca, konuşmasına İl Başkanı Hamza Gürsel'in özet bilgilendirmesiyle başlattı. Farklı milletlerden aktivistler, siyasetçiler ve gönüllülerin bir araya geldiği seferin, baştan sona risklerle dolu bir serüven olduğunu vurgulayan Atmaca, sesinde bir titreme ile şöyle konuştu: "Yüce Allah'ın izniyle yelken açtık. Herkesin yüreğinde, bizimki kadar derin bir arzu vardı; o gemide olmak, o misyonda yer almak... Bilmediğimiz bir yol değildi bu. Önceki girişimler gibi, her olasılığı hesaplamıştık. Ama asıl mesele, Gazze'nin sessiz feryadını globale haykırmak ve insanlığın vicdanını uyandırmaktı." Yolculuğun sadece fiziksel bir sefer değil, aynı zamanda manevi bir yükümlülük taşıdığını ifade eden Atmaca, gemideki 92 yolcunun (26'sı mürettebat, 3'ü milletvekili) ortak amacının, Filistinlilerin yaşadığı trajediyi bir kez daha gündeme taşımak olduğunu dile getirdi.


Sekiz günlük zorlu deniz macerasının son virajında, İsrail güçlerinin yaklaşımını haber alan ekip, adeta bir

gerilim filminin içindeydi. Atmaca, o kritik anları canlı bir dille resmetti: "Öğleden sonra saatlerinde, yaklaşık 15 bot, üç savaş gemisi ve üç helikopterle kuşatıldık. Önce helikopterden inişler başladı, sonra botlar gemiye demir attı. Fiziksel bir çarpışma yaşanmadı ilk anda, ama limana yanaştığımızda başlayan muamele, ruhları ezip geçen bir baskıydı. Bu, sivil bir yardım gemisine yapılmaması gereken bir barbarlıktı." Uluslararası sularda bir sivil aracı durdurup rehin alma girişiminin, Cenevre Sözleşmeleri'ni hiçe sayan bir ihlal olduğunu sertçe eleştiren Atmaca, ekledi: "Gazze'ye umut taşıyan bir filoyu böyle sindirmek, insan haklarını ayaklar altına almaktır."


Liman sahneleri ise tam bir utanç tablosuydu. Atmaca, detaylara girerek dinleyicileri dondurdu: "Bizi tek tek aşağı indirdiler. Ellerimiz arkadan bağlandı, başlarımız öne eğik tutuldu. Özellikle Avrupa ve İtalyan aktivistlere yönelik sertlik, gözlerimizi ayırmaya çalıştılar. İki saat boyunca dizlerimizin üstünde, beton zeminde çakılı kaldık. Disiplin bozulana –yani oturana– kadar coplar devreye girdi, kelepçeler sıkıldı, bazılarının gözleri siyah bezlerle kapatıldı. Bu, bir sorgu değil, sistematik bir aşağılama ritüeliydi." Salonda pin-drop sessizlik hâkim oldu; alkışlar, öfkeyle karışık bir dayanışma selamına dönüştü.

Ardından gelen gümrük prosedürü, adeta bir maraton gibi uzadı. Atmaca, "Bir-iki saatlik bekleyişin sonunda, her birimize bir polis refakatinde 20-25 kontrol masasından geçtik. Çantalarımız, kıyafetlerimiz, hatta sigaralarımız tarandı. Elektronik aletlere el koydular. Toplamda 15 kez arandık – çıplak arama yapılmadı, ama bu bile yeterince aşağılayıcıydı," diye özetledi. Bazı yolcuların sözlü taciz ve fiziksel zorlamalara maruz kaldığını, buna rağmen grubun dimdik durduğunu aktaran Atmaca, heyetin metanetini koruma çabasını övdü.


Bu karanlık tablonun ortasında, Türkiye'nin diplomatik hamleleri bir can simidi gibiydi. Atmaca, "Ankara'dan esen rüzgârı, kamuoyunun ve STK'ların sıcak desteğini iliklerimize kadar hissettik. Bu, sadece bizim kurtuluşumuz için değil, Filistin direnişinin moral deposuydu," diyerek minnettarlığını dile getirdi. Toplantı, Atmaca'nın kararlı finali ile sonlandı: "Vicdan Gemisi, bir tekneden öte; insanlığın ahlaki pusulasıydı. O pusulayı kırmalarına izin vermeyeceğiz – gerekirse yeniden yelken açarız."

Derin Bakış


Bu olay, sadece bir geminin hikâyesi değil; küresel güç dengelerinin ve insani krizlerin kesişim noktasında bir ayna. Gazze ablukası, yıllardır süren bir soykırım mekanizması olarak işlerken, Vicdan Gemisi gibi girişimler, Batı merkezli "insan hakları" retoriğinin ikiyüzlülüğünü ifşa ediyor.


Türkiye'de ise bu, siyasi partilerin ötesinde bir toplumsal uyanışa işaret: Farklı kesimlerden vekillerin (Saadet, Gelecek, İYİ Parti) omuz omuza durması, kutuplaşmış bir toplumda nadir bir birlik örneği. Ancak psikolojik baskılar ve aramalar, emperyalist taktiklerin klasik bir yansıması – bireyi değil, toplumu kırmaya yönelik.


Peki, bu tür vicdan seferleri, uluslararası hukuku gerçekten harekete geçirip Gazze'ye kalıcı bir koridor açabilir mi, yoksa sadece sembolik bir çığlık olarak mı kalacak?

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page