top of page

“Suyumuzu da mı Alacaklar?” – Sessiz Tehlike Büyüyor

“Suyumuzu da mı Alacaklar?” – Sessiz Tehlike Büyüyor
“Türkiye’nin Suyu Üzerinden Oynanan Oyunlar: Yeni Tehdit, Susuzluk!”

Zafer Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Mahmut Kara, Türkiye’nin su kaynakları üzerinden yürütülen küresel projelere karşı çok sert açıklamalarda bulundu. Kara, bu girişimlerin sadece çevre meselesi değil, doğrudan milli egemenlik ve güvenlik sorunu olduğunu vurguladı.


“Enerjiden Sonra Şimdi de Sıra Suda”

Kara, Türkiye’nin enerji, toprak ve maden gibi kaynaklarının ardından şimdi de su varlıklarının hedefte olduğunu söyledi. “Barajlarımız, yeraltı sularımız, hatta içme suyu kaynaklarımız; yabancı fonların ve çok uluslu yapıların kontrolüne geçmek üzere. Bu bir çevre krizi değil, doğrudan vatan meselesidir,” dedi.


“Su Üzerinden Esaret Zinciri Kurulmak İsteniyor”

Mahmut Kara’ya göre, su kaynakları; fonlanan STK’lar, sözde çevreci yapılar ve yerli iş birlikçileri eliyle kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Kara, “Bugün susarsak, yarın çocuklarımız bir damla suya muhtaç kalır,” diyerek, milletin dikkatini bu sessiz ama tehlikeli sürece çekti.


2011’de Başlayan Sessiz Değişim

Kamuoyunda “verimlilik” adı altında sunulan Sulama Birlikleri Yasası’nın ardından, tarımda suya erişim büyük ölçüde bürokratik ve sermaye odaklı yapılara devredildi. Küçük çiftçiler, artık kendi tarlasında bile su kullanmak için izin almak zorunda.


Yerel Görünümlü, Küresel Kontrol

DSİ’nin yetkilerinin sınırlandırılması sonrası su kaynaklarının yönetimi, katılımcı özelleştirme adı altında yerel görünümlü ama uluslararası çıkar gruplarının etkili olduğu yapılarca yönetilmeye başladı.

Bugün artık bir tarlada hangi ürünün sulanacağına bile çiftçi değil, su birlikleri karar veriyor.


Dış Baskılar Derinleşiyor: AB ve Bölgesel Oyuncular Devrede

Avrupa Birliği’nin dayattığı Espoo, Aarhus ve Helsinki sözleşmeleriyle Türkiye’nin Fırat ve Dicle gibi stratejik sularını “uluslararası su” ilan ettirme çabaları artıyor. Kara, “Bu, karımızdan akan suyun Brüksel’in iznine bağlanmasıdır,” diyerek tehlikenin boyutuna dikkat çekti.


“Su, Bağımsızlığımızın Teminatıdır”

Kara, su kaynaklarının kontrolünün, ulusal bağımsızlıkla doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı:“Bir milletin suyunu kim kontrol ediyorsa, geleceğini de o belirler.”


“Türk’ün Suyu, Türk Toprağında Kalmalı”

Kara, sözlerini şu net ifadelerle tamamladı:

“Su, bir çevre sorunu değil, stratejik güçtür. Türk milletinin suyuna uzanan her el, toprağımıza da uzanmış demektir. Biz buna izin vermeyiz.”

Derin Bakış:

Sessiz İşgaller ve Su Egemenliği

Bugün enerji ve gıda kadar önemli bir savaş alanı da su kaynakları. Sessiz, görünmez ama etkili bu müdahaleler; aslında geleceğimizi belirleyen stratejik hamleler. Devletin yetkilerini sınırlayan yasalar, yerel görünen ama dışa bağlı yapılar, uluslararası sözleşmeler...Tüm bunlar bir araya geldiğinde sadece suyumuz değil, karar alma gücümüz de elimizden alınıyor.


Peki su gibi hayati bir kaynak, piyasa koşullarına mı terk edilecek? Yoksa millet, bu oyunu zamanında fark edip karşı durabilecek mi?

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page